Sinir bilimlerinden elde edilen yeni bulgular, uygulamalı eğitim alanında kullanılmak üzere büyük ilgi görmektedir. Geçtiğimiz 15 yıl boyunca nöroeğitim ve sinirbilim bilgilerinin uygulanmasının umut verici olduğu görüldü, ancak şu anda bazı ilerleme eksiklikleri var. Mevcut makale bunun çeşitli faktörlerden kaynaklandığını belirtmektedir. Nöromitler hala yaygındır ve birçok nörodisiplin ile davranış bilimleri ve eğitim bilimleri alanları arasında bir dil karmaşası vardır. İkincisi, bilişsel nörogörüntüleme araştırmalarına odaklanmak, bilimsel olarak anlamlı ancak sınıfta doğrudan uygulama için kullanılamayacak bulgular ortaya çıkarmıştır. Üçüncü bir faktör didaktik ve öğretime yapılan vurgu ile ilgilidir; oysa öğretmen için nöroeğitimin vaadi daha çok pedagojik ilham ve destek üzerinde olabilir. Bu makale, en önemli bilgi ve anlayışların beyin plastisitesi kavramıyla ilgili olduğunu belirtmektedir. Gelişimin, kişinin biyolojisi ile sosyal sistem arasındaki etkileşim tarafından yönlendirildiği vizyonu, bireylerin bilgiyi seçip işlemesine ve kişisel çevreye uyum sağlamasına yardımcı olur. Makalede beyin olgunlaşmasının ve nöropsikolojik gelişimin ergenlik ve beliren yetişkinlik gibi önemli bir dönem boyunca nasıl yayıldığı anlatılmaktadır. Bu uzun dönemde, hem bilişsel öğrenme, sosyal davranış ve duygusal işleme hem de nihayetinde kişisel gelişim için gerekli olan Yönetici İşlevlerde (EF’ler) büyük bir gelişme olur. Makale, eğitim profesyonellerinin yukarıda açıklanan temaları anlaması ve takdir etmesi gereken temel sinirbilim bilgisini ve içgörülerini – veya “sinirbilim okuryazarlığını” – açıklamaktadır. Yazarlar, “her öğretmenin bilmesi gereken” sinirbilim içeriğinin dört temasına yönelik bir öneri formüle ediyor. Bu dört tema Nörobilim Derneği tarafından formüle edilen Sinirbilim Temel Kavramlarına dayanmaktadır. Yazarlar, nörobilimsel bilgi ve içgörülerin eğitim alanına entegre edilmesinin tek yönlü bir yol olmaması gerektiğini vurguluyor; Sinirbilim okuryazarlığını geliştirmeye yönelik girişimler disiplinlerarası bir girişimdir. Öğretmen eğitmenleri, nörobilim alanlarından uzmanların yanı sıra uygulamalı alanlardan davranış bilimcileri (önemli uygulamalı nöropsikologlar) ihtiyaç duyulan eğitimsel yeniliklere katkıda bulunmalıdır.