HomeBlogGüncel LiteratürOtizm Spektrum Bozukluklarının Tanı ve Tedavisinde Yeni Gelişmeler

Otizm Spektrum Bozukluklarının Tanı ve Tedavisinde Yeni Gelişmeler

Qin L, Wang H, Ning W, Cui M, Wang Q. New advances in the diagnosis and treatment of autism spectrum disorders. Eur J Med Res. 2024 Jun 10;29(1):322. https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC11163702/

Otizm spektrum bozuklukları (OSB), bireylerin sosyal etkileşimlerini, iletişim becerilerini ve davranış kalıplarını etkileyen, önemli bireysel farklılıklar ve karmaşık etiyolojiye sahip bir grup nörogelişimsel bozukluktur. Bu makale, OSB’nin tanımı ve özelliklerini, epidemiyolojik profili, erken araştırma ve tanı geçmişini, etiyolojik çalışmaları, tanı yöntemlerindeki gelişmeleri, terapötik yaklaşımları ve müdahale stratejilerini, sosyal ve eğitimsel entegrasyonu ve gelecekteki araştırma yönlerini gözden geçirmektedir. OSB’nin oldukça kalıtımsal doğası, çevresel faktörlerin rolü, genetik-çevresel etkileşimler ve bireyselleştirilmiş, entegre ve teknoloji odaklı tedavi stratejilerine duyulan ihtiyaç vurgulanmaktadır. Ayrıca, sosyal politikanın OSB araştırmasıyla etkileşimi ve hassas tıp ve ortaya çıkan biyoteknoloji uygulamalarının vaadi de dahil olmak üzere gelecekteki araştırma ve tedavi için görünüm tartışılmaktadır. Makale, kaydedilen dikkate değer ilerlemeye rağmen, OSB’nin kapsamlı anlaşılması ve etkili tedavisi için hala birçok zorluk olduğunu ve OSB’nin anlaşılmasını daha da derinleştirmek ve hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek için disiplinler arası ve kültürler arası araştırma ve küresel iş birliğinin gerekli olduğunu belirtmektedir.

OSB için araştırma paradigması, yirminci yüzyılın ortalarından bu yana dikkate değer bir evrim geçirmiştir; bu süreç OSB‘ye ilişkin anlayışın derinleşmesini ve bilimsel araştırma yöntemlerindeki ilerlemeleri yansıtır. İlk aşamalarda, OSB‘ye ilişkin anlayış nispeten sınırlıydı ve tedaviler öncelikle psikoterapi ve davranış değişikliğine odaklanmıştı. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında, genetik ve nörobilimdeki ilerlemelerle birlikte araştırmacılar OSB‘nin biyolojik temelini keşfetmeye başladılar. Bu, psikososyal bir modelden biyomedikal bir modele geçişi işaret etti ve araştırmanın odağı giderek genetik faktörlere ve beyin yapısı ve işlevindeki anormalliklere kaydı. Çok sayıda aile ve ikiz çalışması yoluyla, bilim insanları OSB‘nin yüksek bir genetik yatkınlığa sahip olduğunu bulmuşken, nörogörüntüleme çalışmaları OSB’de beyin gelişiminin özgüllüğünü ortaya koymuştur. Yirmi birinci yüzyılda, biyoenformatiğin ve yüksek verimli gen dizileme teknolojisinin uygulanmasıyla, OSB çalışmaları yeni bir aşamaya girmiştir. Araştırmacılar yalnızca OSB ile ilişkili belirli genetik varyantları tanımlamakla kalmamış, aynı zamanda çevresel faktörler ile genetik duyarlılık arasındaki etkileşimi de keşfetmeye başlamışlardır. Ek olarak, sinirbilim, genetik, psikoloji ve hesaplamalı modellemeyi bir araya getiren disiplinler arası araştırma yaklaşımlarının benimsenmesi, OSB‘nin karmaşıklığını anlamak için yeni perspektifler sağlamıştır.

Son zamanlarda, Teknolojideki ilerlemeler ve iyileştirilmiş veri analizi yöntemleriyle, OSB üzerine gelecekteki araştırmaların, mekanizmalar hakkında daha fazla bilgi ortaya çıkarması ve daha etkili destek ve tedavi sağlaması bekleniyor.